ISBN-13: 9783659962486 / Turecki
Tarihsel süreç içinde sanatin ve onun egitiminin gerekliliginin farkina varilmasi Antik Yunan ve Roma'ya kadar dayanir. Fakat sanat egitiminde herhangi bir ögretim programinin varligindan söz edebilmemiz için sanat egitiminin kurumsal bir kimlik kazandigi 18. yüzyilin sonu ve 19. yüzyilin ilk yarisi arasindaki dönemin beklenmesi gerekecektir. Bu dönemde sanat egitimi ikiye ayrilmistir. Artik akademiler disinda özellikle Sanayi Devrimi'nin ortaya çikmasi ile birlikte toplumun ihtiyaçlari dogrultusunda devlet okullarinda da sanat egitiminin verilmeye baslandigini da görmekteyiz. Rönesans ve onun dayandigi antik kurallar, akademik sanat egitiminin temeli olmus ve yüzyillar içinde sekillenerek günümüze gelmistir. Ülkemizde ise bu kurallara dayanan Avrupa Sanati ile ilk karsilastigimiz dönem olarak genelde 19. yüzyil gösterilse de bu tarihi 15. yüzyila kadar geri götürebilmemiz mümkündür. 15. yüzyilin sonlarinda, ilk olarak Fatih Sultan Mehmed tarafindan Batili ressamlarin Osmanli topraklarina gelmeleri saglanmistir. Yurt disindan sanatçilarin gelme sürecinden sonra, Osmanli devletinden de egitim almak üzere yurt disina sanatçilar gönderilmeye baslanmistir.